Blog Listem

25 Mart 2018 Pazar

ÖLÜMCÜL YUMURTALAR



Bulgakov benim ne yazık ki yeni fark ettiğim bir yazar .

Onu İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan "Genç Bir Doktor'un Anıları " adlı kitabıyla tanıdım.

Yazar 1910 yılında Kiev  Üniversitesi Tıp  Fakültesi'ni bitirmiş anılar da muhtemelen kendi anıları.

Bu kitabı bitirdikten sonra  Ölümcül Yumurtalar ilgimi çekti .
Çünkü bu kısa roman da  Sovyetler Birliği 'nde bile yıllarca yasaklanmış. 
Belki de yazarı geç tanıma nedenlerimden biri de budur .

Ölümcül Yumurtalar , dahi   profesör Persikov 'n "kızıl ışın " keşfi üzerine kurulu.

Profesör Persikov aslında yüzü şeftaliye benzeyen komik suratlı bir adam.
Adının türetildiği "persik" sözcüğü de şeftali anlamına geliyor.

O dönemlerde tavuklara bulaşan ciddi bir salgın hastalık var ve  son çare olarak profesörün kızıl ışın buluşu kullanılmak isteniyor. ama evdeki hesap çarşıya uymuyor ve olaylar beklenmedik bir şekilde gelişiyor  .

Roman aslında Stalin iktidarına edebi anlamda bir başkaldırı ve eleştiri .

Sistemle ince ince dalga geçilmesi, okuru çoğu yerde  gülümsetiyor.

Bulgakov ' la tanışmak isteyen okurlar bu kitabı da okuma listelerine eklemeliler.

Sırada yazarın "Usta ile Margarita" ve
"Köpek Kalbi "adlı romanları var.
Bakalım onlara ne zaman sıra gelecek ?


8 Mart 2018 Perşembe

AŞIKLAR DELİDİR YA DA YAZI TURA

Ayfer Tunç ne yazsa okumaya hazır olan ben, dört yıl aradan sonra yazarın yeni romanının çıkacağını öğrendiğimde hemen internetten ön siparişimi verip beklemeye başladım.

Gelin görün ki yeni roman yanında sipariş verdiğim bir iki kitabın tedariki uzun sürdüğünden ön sipariş vermeme rağmen kitap elime neredeyse iki haftalık bekleme süreci ile geçti; kitaplar elime geçince zaman kaybetmeden okumaya başladım ve daha ilk sayfalardan romana vuruldum.

İlk sayfalarda böyle bir cümle yakaladı beni.

'' Bir tutkuya ihtiyacım vardı, yarattım. Ama tutku acıya götürüyor insanı ya da acıyı insana getiriyor. İnsanın acısı mı tutkusundan doğuyor; tutkusu mu acısından bilmiyorum. ''

Roman iki bölümden oluşuyor ve yaşananları iki kişinin ağzından okuyoruz.
Yazı ve Tura .
Annesinin yakanladığı çaresiz hastalığa,  taşıdığı genlerinden ötürü yakalanan ve sonu mutlak ölümle bitecek olan Umut'un hikayesini romanın Yazı bölümünde okuyoruz.

Tura bölümünde ise Umut'un sevgilisi Sanem 'in anlattıklarını okuyoruz.
Ben romanı çok beğendim.
Ayfer Tunç 'u dört yıl beklememize değdi diye düşünüyorum. 
2018 'in mutlaka okunması gereken romanlarından biri olmuş .
Yazarın kalemine sağlık ...