Blog Listem

22 Nisan 2016 Cuma

DÜN, BUGÜN,YARIN



Kırkyedililer gibi derinliği olan bir romandan sonra kendime gelmem için farklı birşey  okumalıydım. 

Bazı zamanlar biyografi okumayı severim.  Hayatını okuduğum insanların yaşadıklarından kendime de pay çıkarırım.
Dün, Bugün, Yarın bu anlamda hoş bir seçim oldu.

Aslında okumak için sırasını bekleyen çok kitabım var ama konu Sophia Loren olunca hemen okumaya başladım.

Henüz beş yaşında küçük bir kızken ülkesini İkinci Dünya Savaşı içinde bulan bir çocuğun, kendi deyimiyle çirkin ördek yavrusunun kuğuya dönüşümünün hikayesidir okuduğum.

Ben çok beğendim .
Ayrıca kitabın tasarımı, puntolarının büyüklüğü, kapağı da çok şıktı. Üstelik; -sakın reklam olarak düşünmeyin  - D&R da güzel bir indirim yapmış.

E hal böyle olunca benim payıma da okumak düştü. 



Posted via Blogaway

17 Nisan 2016 Pazar

KIRK YEDİLİLER


Okumaktan çekindiğiniz için ertelediğiniz kitaplarınız oldu mu hiç?
Başlamaya bile cesaret edemediğiniz !!!
Araya başka kitapların girmesinden değil; cidden okumaya cesaret duyamadığınız romanlar oldu mu?
Ben böyle  bir duyguyu  KIRK YEDİLİLER ile deneyimledim. 

Füruzan bizim gibi kırk yaş ve üzeri okurlar tarafından bilinen ve sevilen, yeni nesil okur tarafından da az bilinen bir yazar. 
 
Adı yetmişli yılların değerli kadın yazarları olan Sevgi Soysal, Adalet Ağaoğlu gibi yazarlarla birlikte anılan; Türk Edebiyatı'na özellikle okuması keyifli öyküler kazandıran; öyküleri ile gönlümüze taht kurmuş yazarlarımızdan. 
Hemen yazımın girişinde " GÜL MEVSİMİDİR", " PARASIZ YATILI" VE "GECENİN ÖTEKİ YÜZÜ" nü de önermeliyim. :)

Yazarın ilk ve tek romanı olan Kırk Yedililer bir dönem romanı.12 Mart Dönemi'ni; tarihe asi ve idealist kuşak olarak geçen 68 kuşağının yaşadıklarını acılarını, ideallerini anlatıyor.

 Roman kahramanı Emine kendilerini  idealist sanan, aslında hiç de öyle olmayan öğretmen bir ailenin kızı. 

 İtiraf etmeliyim ki Emine'nin annesi Nüveyra Hanım'ı hiç sevemedim. Hatta romanın en itici, en insanlıktan uzak karakteri benim için Nüveyre Hanım oldu diyebilirim.
Babası Selahattin Bey'i  ise son derece pasif karakterli buldum. 

Kız kardeşi Seçil güzelliğinin gölgesinde kalmış, annesinin baskısından kurtulamayan,  içinde bulunduğu ortama uyum sağlamaya çalışırken yalnız kalmış bir genç kadın. 
Erkek kardeşleri Kubilay, - anne ve baba " Menemen Olayları" nda şehit edilen Kubilay'ın anısına  oğullarına bu ismi vermişler - adını taşıdığı kişinin aksine son derece silik, hiçbir ideolojisi olmayan bir karakter.

Ben romanda en çok Emine'nin çocukluk yıllarına dönüşünü sevdim. Emine'nin hep sevdiği ve yıllar geçse de unutamadığı Leylim Nine ve onun anlattığı masallara hayran kaldım. 
Yazarın akıcı ve yalın dili ile romandaki zaman kaymalarını ustalıkla kullanması romanı  severek okumama  neden oldu. Her bir karakter için üzerinde ayrı ayrı düşünmeme neden oldu. 

Yayınlandığı 1974 yılından  hemen sonra  1975'ta  Türk Dil Kurumu Roman ödülü alan Kırkyedililer  2014 yılında 40 yaşını doldurdu . 
Benim kitaplığıma da bu tarihlerde girdi. 

Yazımın başında belirttiğim gibi okumaya cesaret edemediğim bir roman olduğu için iki yıl kadar kitaplığımda bekledi. Bu cesareti yeni bulmuş olmalıyım ki Mart ayını Kırkyedililer'e ayırdım.
Beni zaman zaman üzen, ama en çok Emine'nin çocukluk anıları ile, Leylim Nine  ve Kiraz'ın masumiyeti ile gülümseten bir roman oldu. 

Ama o Nüveyre Hanım; ahhh ahh insana değer vermeyen, aşka inanmayan, köylüyü küçümseyen Nüveyre Hanım, en sevmediğim roman karakterleri arasında çoktan yerini aldı.

Henüz okumamış olanlar ya da benim gibi okumakta gecikenler; özellikle yakın tarihimize ilgi duyanlar için KIRKYEDİLİLER'İ  mutlaka öneririm. İyi ki Füruzan gibi yazarlarımız var.