Elimde yeşil çayım, ya da duruma göre kış çayım ve elimde kitabım. Kimi zaman dışarıda yağmur ve çoğu zaman da bulutlu hava eşlik ediyor bana.
Murakami tüm dünyada çok sevilen bir yazar. Benim kitapları ile tanışmam İmkansızın Şarkısı ile başladı. İtiraf edeyim kitabı çok beğenmedim. Oysa bir dönem kitabıydı yarım bırakmadım, okudum bitirdim ve İmkansızın Şarkısı sayesinde başka bir yazar ve romanla tanıştım. Muhteşem Gatsby. Ardından Sahilde Kafka ve Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında romanları geldi. Bu iki roman bana Murakami'yi sevdiren romanlar oldu.
1Q84 Kalınlığından okumaya korktuğum romanlarından biri oldu . Rahmetli babam romanı elimde görünce dehşete düştüğünü hatırlıyorum .
Derken bir gün, Murakami kitaplarını okurken sadece roman okumadığımı fark ettim.
Yazar ciddi bir klasik müzik tutkunu ve bunu her romanında görmek mümkün. Yazarın klasik müzik paylaşımlarından da beslenmeye başladığımı fark ettim. Yeni romanı RENKSİZ TSUKURU TAZAKİ'NİN HAC YILLARI da bu yönden çok doyurucu bir roman oldu benim için.
Roman bir grup arkadaşın hikayesini anlatıyor. Tesadüf budur ki arkadaşlardan dört tanesinin soyadı Japonca da ak, kara, kırmızı gibi renkleri taşıyor. Roman kahramanın soyadında ise renk yok. O da kendinin renksiz biri olduğunu kabul etmiş görünüyor. Gerçekten de sade bir hayatı var. Bir gün nedensiz bir şekilde arkadaş grubu tarafından dışlanıyor.
Beş arkadaşın dördü hiç bir şekilde kendisiyle görüşmüyorlar, bu haklı olarak kahramanımızda ciddi bir travma yaratıyor. Yıllar sonra arkadaşlarını tek tek bulup geçmişle hesaplaşmaya karar veriyor; -bütün romanı anlattın demeyin sakın - çünkü roman bundan sonra başlıyor.
RENKSİZ TSUKURU TAZAKİ'NİN HAC YILLARI Benim için keyifli bir roman oldu.
Murakami sevenler zaten çoktan okuyup bitirmişlerdir bile :)