Blog Listem

28 Haziran 2012 Perşembe

BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ



İki kadın düşünün.
Kaderleri aynı, çünkü üzerinde yaşadıkları topraklar ve bu topraklardaki bitmeyen kavga aynı.
Biri diğerinden sadece birkaç yıl önce doğmuş, annesinin deyimiyle “ harami” bir kız çocuğu.
Babasının annesinden başka eşleri ve bu eşlerden de pek çok çocuğu var.
Küçük kız, çocuk gözleriyle babasını çok severek, babasının kendisi ile ilgilenebilmesi için sıranın kendine gelmesini bekleyerek büyüyor, geleceği belirsiz.
Diğeri, aydın bir anne babanın, büyütürken zarar gelmesin diye gözlerinin içine baktığı akıllı mı akıllı, aklına koyduğunu yapmaktan çekinmeyen bir kız çocuğu. O diğer kadından yaklaşık on yıl kadar sonra gelmiş dünyaya, O’nun koşulları biraz daha farklı ve bu fark O’na kendisi fark etmese de şans getiriyor.

Yaşadıkları topraklar ikisi için de güzel ve önemli ama karışık.
Yıllar boyu özgür olma fırsatı verilmeyen bir ülkede devam ettiriyorlar hayatlarını.

Bu ülkede yabancı ülkelerin işgali var, işgalden kurtulalım derken karanlığın içine hızla sürüklenen bir toplum var. Cehalet var, acı var, savaş ve gözyaşı var. Kadınların hiç şansı yok. Susmak zorundalar. Ezilmeye mahkumlar. "İstenmeyen bir suç işlediklerinde" en ağır ceza “ recm” ile karşı karşıyalar.
Kavganın bitmediği bu ülkenin adı Afganistan.
Her şeye rağmen yaşama savaşı veren, her acıya kendince göğüs germeye çalışan iki kadın ve iki kadının kesişen hayatları. Aralarında başlayan kendilerinin bile inanamadığı mükemmel bir dostluk ve her şeye rağmen vatan topraklarına duyulan özlem.
“ Bin Muhteşem Güneş “ Afgan yazar Halit Hüseyni’nin "Uçurtma Avcısı" romanından sonra yayınladığı yeni romanı.

 Okuduğum kitaplar içerisinde etkisinden uzun süre kurtulamadığım bir romandı Bin Muhteşem Güneş .
Romandan etkilenme nedenimi bilemedim ben.
Kadın olduğum için mi?

Ülkemi çok sevdiğim için mi?
Laik Türkiye Cumhuriyeti’ nde doğup büyüdüğüm için mi?
Bilemedim.
Bin Muhteşem Güneş mutlaka okunmalı.

24 Haziran 2012 Pazar

HAZİRAN KİTAPLARI

ŞEMSPARE :  Elif Şafak'ın yeni kitabı, henüz okumadım, kapağını çok beğendim, kitap FİRARPERST'deki gibi yazarın köşe yazılarından oluşuyor. Köşe yazılarından oluşan kitapları okumayı sevmiyorum aslında ama FİRARPERST'i keyifle okumuştum bakalım aynı keyfi ŞEMSPARE'de bulabilecek miyim?
****
SUFLE : Geçen yaz yayınlanmış bir roman. Aslı E. Perker'i tanıyıp sevmeme neden oldu. Keyifle okudum. Ferda'ya üzüldüm, Öykü'nün kendinden emin hallerine bayıldım. Marc'ın karısı Clara'ya olan aşkının karşısınıda şapka çıkarttım ama en çok Lilia'ya üzüldüm . Tavsiye ederim.
                                                              ****
BAŞKALARININ KOKUSU : Şahane bir Aslı E. Perker romanı daha. yeni başladım elimden bırakamıyorum. Okuyup bitirince paylaşacağım mutlaka ...
                                                                ****
DUYGULARIN RENGİ :  Sevgili yeğenimin bana hediyesi. Konusunu çok beğenmiş o. Renk farkının insan yaşamında hiç de önemli olmadığını anlatan bir kitap.  Filmi de var kitabın, okumaya zaman bulamayanlar filmini de izleyebilirler ...
***
MEMLEKET HİKAYELERİ : Ayfer Tunç en sevdiğim yazarlardan biridir. Memleket Hikayeleri'ni hemen edinip okudum. Başlangıçta deneme tadı verdiyse de devamındaki öyküler çok güzeldi.

17 Haziran 2012 Pazar

SUFLE

Sufle sever misiniz?
Ben bayılırım. Hele yaz aylarında dondurma eşliğinde müthiş olur. Gelin görün ki sufle yapmayı beceremem. Ne zaman niyet ettiysem, hep ortası çöker nedense. Özensem de, alel acele yapsam da bu böyle :((

Aslı Perker'in SUFLE adlı romanının varlığından haberdar olunca, hiç düşünmeden aldım. Belki sufle yapımı  ile ilgili bir püf noktası vardır diye.

Romanda birbirinden farklı üç kahraman var. Üçü de mutfak işleriyle yakından ilgili. Bu üç kahramandan biri olan Lilia da aynı benim gibi. Sufle yapmayı beceremiyor. Yaptığı sufleyi kendi yaşamı ile örtüştürüyor. Her ortası çöken suflede derbeder olan ruhunu görüyor.

Diğer kahraman Marc karısına deli gibi aşık bir adam. Bir sabah aniden karısı ölüveriyor ve hayatı değişiyor Marc'ın.

Ferda romanın Türk kahramanı. Elinden gelse hiç mutfaktan çıkmayacak. Sorunlu, daha doğrusu hastalığı kendine dert edinmiş bir annesi var. Ferda'nın annesinden kaçma yolu ise mutfaktan geçiyor.

Ben Sufle'yi içok sevdim. Üç kahramanda da kendimden bir şeyler buldum.
Henüz okumamış olanlara romanı tavsiye ederim.

11 Haziran 2012 Pazartesi

BİRAZ ONDAN BİRAZ BUNDAN


Tam da uzun zamandır beklediğim Murakami'nin  kitabı 1Q84'e başlamışken, tam da kahramanların hayatınnın içine bodoslama dalmışken; karşıma sevdiğimyazar Ayfer Tunç'un yeni kitabı Memleket Hikayeleri çıkmasın mı?
Hal böyle olunca ne yapıldı? Hemen ilk kitap evine gidildi ve Memleket Hikayeleri alındı; okunmaya başlandı ve kitabın seksen sayfası devrildi !!!

Diğer tarafdan 1Q84'deki Aoume ve Tengo'nun hayatlarına yapılan bodoslama dalışa da devam edildi.

Biraz ondan biraz bundan okuyorum, bazen iyi geliyor gerçekten ...

5 Haziran 2012 Salı

KAHPERENGİ


Dersler biter bitmez, okullar daha kapanma aşamasındayken okuma hızımı arttırdım.

Bir yanda başucumda bekleyen kitaplarım, diğer yanda internetten yeni sipariş ettiğim kitaplarımla başbaşayım bu aralar  ve bu birliktelikten de hiç şikayetçi değilim :))

Başucumda epeydir bekleyen kitaplardan biriydi Kahperengi ve adı bana çok itici gelmişti.
Okumaya da bu ön yargıyla başladım.

Romanın kurgusu, konusu daha ilk sayfalardan beni içine çekti.

Küçük bir Ege kasabasının dar sokaklarından birine sıkışmış kalmış insanların hayata tutunma mücadelesiydi okuduklarım.

İhanet üzerine kurgulanan romanda romanın esas kahramanı Narin'e yaşadıklarından, yaptıklarından dolayı kızamadım nedense.

Yazarın geçmiş ve gelecekle bir arada kurguladığı romanı başarılı buldum.

Beni etkileyen cümlelerden bazılarını da paylaşmadan yazıyı bitirmek olmaz :

" İki insan birbirine sırtını döndüğünde aralarındaki mesafe dünyanın çevresine eşit oluyordu ."

" Aşk birini unutamamak değil, onu her gördüğünde yeniden hatırlamak, Kaç yıl geçerse geçsin her karşına çıktığındaa ynı şekilde hissetmektir ."

" Hayat, doğrularla yanlışlar arasında bir sarkaç gibi sallanıp dururken, insanlarda onunla birlikte bir o yana bir bu yana savrulur. "

" Hayat engebeli olmaktan çıkıp engebenin kendisine dönüştüğünde, başladığınız yere dönebilmek için dünyayı dolaşmanız gerekir. "