Blog Listem

28 Şubat 2012 Salı

RUS KIŞI


Tüyap Kitap Fuarı'ndan aldığım kitapları okumaya başladım.
Okumak için önce Rus Kışı'nı tercih ettim, malum Sibirya soğukları ayağımıza kadar geldi bu yıl. İstanbul'a bile yıllardır hiç yağmadığı kadar kar yağdı.
Antalya  dün gece yarısı yağan dolu ve bütün gün yağan karla karışık yağmurla kıştan nasibini aldı. Bu durumda Rus Kışı'nın mevsimine uygun bir zaman diliminde okumam gerektiğini düşünerek önce bu romandan başladım.

Daphne Kalotay kitabın yazarı. Rus Kışı yazarın ilk romanı  Kitabı yazmadan önce çok araştırma yapmış yazar. Zaten bundan son sayfalarda da söz etmiş. Romana emek verilmiş çok belli .

Bolşoy Balesi'nin ünlü balerinlerinden Nina Revskaya'nın hayatını anlatan roman aslında Rusya'dan mecburi bir kaçışın öyküsünü anlatıyor.

Geçmiş ve şimdiki zaman arasında gidip gelen romanı okurken Nina'ya ait mücevherler okurun gözünü alıyor. Bunların içinden bir mücevher Nina'nın sırrını hayatının son anlarına kadar saklayamamasına neden oluyor.
Ben kitabın kapağına vuruldum önce. Zarif bir boyuna tersten asılı amber kolye çok ilgimi çekti. Kitabı henüz bitirmedim, sonlarına yaklaştım. İlginç konusu hoşuma gitti.
Soğuk kış günlerinde okuması zevkli oluyor, benden söylemesi :))

10 Şubat 2012 Cuma

KİNYAS VE KAYRA


Ne Hakan Günday'ı tanırdım, ne de romanlarını.

Sürekli alış veriş yaptığım kitapçıda gözüme çarpan bir kitaptı  Kinyas ve Kayra. Adı ve kapağı çok itici gelirdi, elime alıp incelemezdim bile.

Kitap önerilerine çok güvendiğim kitapçım bir gün bana neden Hakan Günday'ı okumadığımı sordu. Ben de nedenlerimi saydım kısaca. Yanıldığımı söyledi. Hakan Günday'ın gelecek vaad eden yazarlardan biri  olduğunu, henüz çok genç olduğunu Kinyas ve Kayra'nın yazarın önemli romanlarından biri olduğunu söyledi. O sırada yazarın yeni roman AZ da piyasaya  çıkmıştı.

Merak ettim haliyle. Önce ama istemeyerek Kinyas  ve Kayra'yı aldım. Mevsim yaz başıydı. Sıcaklar henüz başlamamıştı ve ben şaşırarak, şoka girerek, kitabın içndeki her bir cümlenin altını çizerek romanı okudum.
Hemen ardından AZ'ı okudum. İki romanı okuyup bitirdikten sonra yazarı tanımak istedim. Merak ettim. Hayata bakış açısı, kelimelerle kurduğu dünya çok farklıydı.

Hakan Günday romanlarında, her zaman yürüdüğümüz yolda, kaçırdığımız ayrıntıları bize gösteriyor adeta. Her zaman yürüdüğümüz için ayrıntıyı nasıl da gözden kaçırdığımızı okurun yüzüne çarpıyor.
Şimdi sırada yazarın  Ziyan ve Azil adlı kitapları var. Bunun için büyük bir özlemle
 I. Antalya Tüyap Kitap Fuarı'nı bekliyorum.
Fırsat bulabilirsem yazarla tanışıp, kitaplarını imzalatmak için ...

-------------------------

** " Dünyayı küçük gördüğü için kendini büyük sanıyordu. Tabii büyük bir göz yanılması söz konusuydu. eğer dünya bu kadar küçük olsaydı, kaybolmamak için bu kadar uğraşır mıydı sokaklarında ?"

**" Hayat, ölene kadar hissedilen zevklerden acılar çıkarıldığı zaman geriye kalandır. Hayat = Zevk - Acı. Sonuç pozitifse yaşamışsındır hayatı, negatifse ölmüşsündür doğduğun gün ."

** İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun yine de hafiftir hayat, çünkü altı deliktir, delikse ölümdür.

** Kitaptan sevdiğim cümleler ...