Blog Listem

30 Ocak 2012 Pazartesi

KIŞ GÜNLÜĞÜ, PAUL AUSTER VE BEN !!

 Paul Auster, benim yazarım.
Okumaktan keyif alırım yazdıklarını.
Okurken şaşırmayı sevdiğim, kitaplarının sonunda, işte yazarlık böyle bir şey olmalı dediğim yazarlardandır.

Bir de Paul Auster romanlarını nedense kışın okumayı severim; - böyle de bir sınıflandırmam vardır, yaz kitabı, kış kitabı diye; ayrı bir yazı konusu bu da. -

Geçen kış, son romanı Görünmeyen'i okumuştum, kitabın kapağını hiç beğenmemiştim ama roman çok ilgimi çekmişti.
Hemen ardından yeni romanı Sunset Park çıkmıştı, kitaba sıra gelmedi çünkü kış geçmiş,  bahar gelmişti:)))

Yeni yıla girdiğimizde elime Sunset Park'ı aldım. Güzel bir roman o da.
Sonra bir baktım ki Can Yayınları, Paul Auster kitaplarında bir ilki gerçekleştirerek, yazarın yeni kitabı Kış Günlüğü'nü Amerika ve Avrupa'dan önce yeni yılın ilk günlerinde yayınlamış.

Evde bir Paul Auster Külliyatı bulunduğundan ben de kitabı hemen aldım tabii.

Biraz karıştırdım yeni kitabı.

Yazar 3. şahsın ağzından kendi hayatını anlatıyor.
Biraz karıştırdığımda bir de ne göreyim ? 47. sayfaya gelmişim.

Şimdi elimden bırakmadan okuyorum yazarın hayatını, kimi bölümlerde eğlenerek, kimi bölümlerde hüzünlenerek ve yine diyorum ki; yazarlık böyle bir şey olmalı.


22 Ocak 2012 Pazar

BİR ÇİFT AYAKKABI

*** " Edebiyat sınavlarının beylik sorusudur : Şair burada ne demek istemiş?
İşin aslını ararsanız, tarih boyunca hiç bir şair, yazdığı  şiirlerde ne demek istediğini kendi de bilmemiştir.  Şiirde anlam aramak, evin duvarlarına renk beğenmek için bir resim sergisi gezmekten farkszıdır. Çünkü, şiirde anlam arayanlarla duvar örüp ufku daraltanlar aynı sığ suların balıklarıdır ... "
...
 Örneğin  " Türkiye neden bu hallere düştü ? " sorusunun yanıtını vermek için kurban edilen bir şiir vardır :
Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür
Gezmesek de, tozmasak da o köy bizim köyümüzdür.

Şiirden anlam çıkarılarak varılan siyasi sonuç şudur :  " Ülkenin köylerine, kırsalına öyle uzaktan bakarsan, gidip ilgilenmezsen olacağı budur zaten  !!!

" Bir çift ayakkabı " sizin için ne ifade eder ?

Benim için yeniliktir, güzelliktir mesela ...

Sunay Akın'ın kaleminde Bir Çift Ayakkabı  daha özel bir anlam taşıyor.
2012' de  ilk okuduğum kitap  oldu Bir Çift Ayakkabı.
Benim gibi Sunay Akın seven okurların   mutlaka kitaplıklarında bulunması gereken bir kitap.

Fazla söze gerek yok bence, bir kitap zaten yukarıdaki paragrafla  başlarsa mutlaka kendini okutur ...

*** kitaptan

5 Ocak 2012 Perşembe

BİR YUMAK MUTLULUK

Bazı kitapları sırf kapakları için almışlığım vardır.

Çok sık olmaz bu. Ama eğer kitaba bakar bakmaz kapak beni etkilemişse, başka hiç bir şeye bakmadan alıveririm kitabı.

Küçük Mucizeler Dükkanı'nı almam da böyle oldu.

Kitabın kapağına baktığımda ilk gördüğüm huzur oldu.

Kırmızı kapı, kapının önündeki kedi, beyaz panjurlu pencere ve pencerenin pervazındaki çiçekler.
Kapının kenarında saksılara yerleştirilmiş çiçekler, çiçekleri sulamak için bekleyen suluk ve minik fidan, bana huzuru hatırlattı.

Kitabı okumaya başladığımda daha da çok sevdim.
Hayattan umduğunu bulamamış dört kadının bir örgü dükkanında kesişen hikayeleriydi okuduklarım.

Çok becerikli olmasam da örgüye hiç dayanamam.
Üstelik örgünün insanı rahatlatıcı özelliği olduğuna da inanırım.
Bu yüzden kitabı çok sevdim. Bir solukta okudum. Zaten okuru yoran bir roman değil, özellikle bu yüzden tavsiye ederim.



Az önce eve gelirken, sürekli alışveriş yaptığım kitapçımda kitabın devamı olan " Bir Yumak Mutluluk " u görünce de dayanamadım aldım.

Şimdi sıra  kitap okuma mutluluğunu yumaklar içinde aramakta ...