Blog Listem

30 Ekim 2011 Pazar

BEHZAT Ç., SON HAFRİYAT

 
Tam da film yeni vizyona girmişti ve dizinin sezon bölümlerinin başlaması bekleniyordu;
 nefesler tutulmuştu.

Geçen gün her zaman alış veriş yaptığım kitapçım Emrah Serbes'in Son Hafriyat ve Her Temas İz Bırakır adlı kitaplarını elime tutuşturdu. Önce Her Temas İz Bırakır' ı okumamı önerdi.

Emrah Serbes yeni kuşak yazarlarımızdan,  onu Erken Kaybedenler  adlı kitabıyla tanımıştım. Behzat Ç. ise dizi olarak eşim ve oğlumun vaz geçemediği diziler arasında yer almıştı geçen sezon.
Bu durumda filmi izlemeden önce kitapları okumam gerektiğni düşündüm. Kitapçımın önerisine uymayarak Son Hafriyat'a başladım.
Bir kitaba başlar başlamaz eğer hiç aralıksız 30 sayfa okumuş olmam, kitabı beğendiğimin en önemli göstergesidir.
Son Hafriyat'ı elime alır almaz 62 sayfa okumuşum. Özellikle Red Kit'in hikayesi çok çarptı beni.
Filmi izleyenlerin önerisi ne olacak bilmiyorum ama, bu haftaki planlarımın içinde önce kitabı bitirmek, ardından filmi izlemek var.
Film kitap gibiyse eğer; pişman olmayacağım gibi görünüyor. En azından şimdilik ...

23 Ekim 2011 Pazar

KATALİN SOKAĞI

Hiç Macar Edebiyatı okumadım ben.

Şimdilerde Katalin Sokağı var elimde. Ne zamandır okumak istiyordum.

Öyle bir dönemde okuyorum ki; hepimizin yüreği dağlanmış, acıya nasıl katlanacağımızı bilemiyoruz. Yürekler yandıktan sonra, bilsek de boş zaten.

Katalin Sokağı İkinci  Dünya Savaşı'nın bir sokakta yaşayan ailelerin yaşamını nasıl alt üst ettiğini anlatıyor. Magda Szabo adlı yazara ait.
Bu kitabı okurken diğer yandan yazarın hayatını ve diğer kitaplarını da araştırıyorum.

Magda Szabo Macaristan'ın önde gelen yazarlarından biriymiş, 2007 yılında, 90 yaşındayken ölmüş. Kapı adlı romanı da çok ünlü ve önemliymiş.

Kitabı okurken savaşın acımasızlığını her satırda duymak mümkün.
Henüz bitmedi kitabım, şu an okurken dönüp dolaşıp düşündüğüm tek şey ise; her tarihte, her koşulda savaşın acımasızlığı  ve insanalrın yaşamından umudu alıp götürdüğü, yerine çaresizliği getirdiği ...

9 Ekim 2011 Pazar

KİRPİNİN ZARAFETİ



Biliyorum; ben bu kitabı okuyana kadar büyük bir çoğunluk okuyup bitirdi bile...

Ben böyleyim işte. Bir kitabı çıkar çıkmaz koşa koşa satın alır, sonra okumak için beklerim.

Kitapların okunma dönemleri vardır benim için.

Bazı kitaplar yazın okunmalıdır, bazı kitaplar kara kış gecelerinde uyumadan önce, bazı kitaplar dışarıda yağan yağmura eşlik ederek okunmalıdır.

Kirpinin Zarafeti'ni yazın satın almıştım. Bir alışveriş merkezinde kızının sinemadan çıkışını beklerken kitap okuyan bir kadının elinde görmüş, hatta uzunca bir süre kitabın adını öğrenmeye çalışmıştım. Kadının, okurken sürekli kitabın altını çizmesi dikkatimi çekmişti.

Sonra araya başka kitaplar girdi. - Bu başka kitaplar- kısmını okuma tutkunu arkadaşlarım anlayacaklardır, hiç bitmez çünkü  !!!

Sıra bu hafta sonu Kirpinin Zarafeti'ne geldi. İyi ki de geldi. Elimden bırakamadım.
Hikaye çok özel, usta bir kalemin elinden çıktığı belli. Konuyu fazla anlatmayı sevmiyorum, zaten çoktan pek çok okur tarafından okundu bu kitap.

Kirpinin Zarafeti'ni okuyan veya okumayı düşünenlere bir önerim olacak.
Yazarın yeni kitabı Gurmenin Son Yemeği de piyasada. Aslında bu kitap Fransa'da Kirpinin Zarafeti'nden önce yayınlanmış, bizde biraz ters olmuş galiba.


Gurmenin son yemeği'ni henüz okumadım, içimden bir ses yeni kitabın da şahane olduğunu söylüyor.

Keyifli okumalar hepimize; okuma tutkumuz hiç bitmesin ...